whatsapp icon

Beyin tümörü nedir? Tedavi yöntemleri nelerdir?

Beyin tümörü nedir?

Kafatası kemikleri tarafından korunan beyin dokusu içine yerleşmiş kitlelere genel olarak “beyin tümörü” adı verilmektedir. Kistik, solid (sert kıvamlı), yumuşak kıvamlı olabilmektedir.

Beyin dokusunun kendi hücrelerinden kaynaklanan tümörlere “primer”, başka bir dokudaki tümörün yayılımı (sıçraması-metastaz) ile beyin dokusu içine yerleşen tümöral yapılara ise “sekonder” beyin tümörleri denilmektedir.

İyi huylu “benign” ve kötü huylu “malign” diye ayrımı da söz konusu olmaktadır.  Ayrıca patolojik tanı olarak iyi huylu olup, sık tekrarlama potansiyelleri (ihtimali) nedeniyle kötü huylu davranan tümörler olarak da adlandırılan çeşitleri mevcuttur.

Benign Beyin Tümörleri:

  • Genellikle cerrahi tedavi ile çıkarılabilirler ve genellikle yeniden ortaya çıkmazlar.
  • Çevrelerindeki beyin dokusunun içine yayılım göstermezler, ancak çevre beyin dokusuna bası yaparak, tümörün yerleşim yerine göre çeşitli ve bazen çok ciddi sağlık sorunlarına neden olabilirler.
  • Diğer organlardaki iyi huylu tümörlerin aksine, iyi huylu beyin tümörleri bazen hayatı tehdit edecek durumlara neden olabilirler.
  • İyi huylu bir beyin tümörü çok nadiren de olsa, kötü huylu bir beyin tümörüne dönüşebilir, veya yukarıda da belirttiğim gibi sık tekrar etmeleri nedeniyle kötü huylu tümör karakteri gösterebilirler.

Malign Beyin Tümörleri:

  • Hızlı çoğalma karakterindeki kanser hücreleri içerirler.
  • Hızla büyüyüp çevrelerindeki sağlıklı beyin dokusunun içine ilerleyebilirler.
  • Çok nadiren de olsa bazen omuriliğe hatta bedenin diğer organlarına da yayılabilirler: metastaz

Hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilmektedir. Malign karakterli olanların hızlı büyümesi söz konusu olmaktadır. Benign karakterli olanlar ise daha yavaş çoğalmakta ve şikayet yaratabilmesi için daha uzun zaman geçmesi gerekmektedir. Birden fazla bölgede aynı anda veya aralıklı olarak ayrı dönemlerde ortaya çıkabilme şansı mevcuttur.

Beyin tümörlerinin belirtileri nelerdir?

Genellikle tümörün direkt etkisi ile normaldeki işlevi etkilenen beyin dokusunun yarattığı şikayetler sonucunda hasta sağlık kuruluşuna başvurmaktadır. Aynı zamanda tümörün çevresinde oluşan ödemin (tümörün çevresindeki normal beyin dokusu hücrelerini etkilemesi sonucu hücrelerin yapısının bozulması ve normalden çok sıvı içermeleri) yaptığı etki genellikle kafa içi basıncının artmasına neden olmaktadır.

En sık başvuru sebebi inatçı ve uzun süreli geçmeyen baş ağrısıdır. Baş ağrısına bulantı ve kusma, uyuklama da eklenebilmektedir. Azımsanmayacak oranda ise hastalar acil servislere ani bayılmalar, kasılmalar ve şuur kayıpları ile başvurabilmektedir, bu durum genelde iyi sorgulandığında “epileptik atak”,  “nöbet” olmakta ve tümör ihtimalini mutlaka akla getirmektedir.

Tümörün yerleşim yerine göre çeşitli nörolojik etkilenmelerde ilk belirti olmaktadır. Bu belirtiler arasında, vücudun herhangi bir yerinde-yüz, kol ve-veya bacak, görme, işitme, konuşma, anlama vb - kuvvet kaybı veya işlev kaybının gelişmesi hastayı hekime getirmektedir.

Beyin tümörleri adı altında beyincik tümörlerini de belirtmekte yarar vardır. Beyin dokusunun altında arka tarafta yerleşmiş olan bu organa ait tümörlere daha nadir rastlanır. “Posterior fossa tümörleri” veya “arka çukur tümörleri” olarak da adlandırılmaktadır. Buna rağmen, beyin sapına ve beyin omurilik suyu (BOS) dolaşımını sağlayan ana yollara yakın komşuluğu ve yerleştiği alanın daha küçük olması nedeniyle hasta da acil cerrahi tedavi gerektiren patolojilere daha sık sebep olması gerekçesi ile önem taşımaktadırlar.

Çocukluk dönemi tümörleri ve başka organ kaynaklı tümörün kafatası içine sıçraması halleri (sekonder tümörler - metastaz) beyincik dokusunda yerleşme ihtimalleri daha yüksek olan patolojilerdir. Yukarıda bahsettiğimiz belirtilerin yanında yutma güçlüğü, şiddetli baş dönmesi, denge kayıpları çok sık görülen yakınmalar olmaktadır.

Günümüzde beyin tümörü sıklığının arttığı şeklinde görüş mevcuttur. Bu durumun çeşitli sebeplerinin olduğunu söyleyebiliriz. Ancak gelişen dünya ve tıp bilimi sayesinde hastaların biz uzmanlara ulaşma şansı önemli ölçüde artmıştır. Bu durum belki geçmişte de sık olan bu hastalığın daha çok tanısının konulmasına yol açmaktadır. Ayrıca biz Beyin Cerrahlarının kullandığı tanı yöntemleri kolaylaşmış ve ülkemizin hemen her yerine ulaşmış durumdadır. Bu nedenledir ki belki de tanı koyma ve tedavisini yapma şansımızın artmış olması bu tümörlerin daha sık rastlandığı şeklinde algılanmakta olabilir.

Beyin tümörü tanı yöntemleri nelerdir?

Beyin tümörlerinin tanısı için çeşitli görüntüleme yöntemleri yardımcı olmaktadır. Bilgisayarlı Tomografi (BT), Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) en önemli tanısal yöntemler olmaktadır. Onkoloji uzmanlarının kanser hastalarının takibinde sıklıkla kullandıkları tüm vücut tarama yöntemi PET - CT de son dönemde beyin tümörü tanısı koymakta yararlanılan bir yöntem olup, gene de MRG ile ileri tetkik etmek kesinlikle gerekmektedir. Ayrıca bazı tümöral patolojileri besleyen damarları ortaya koymada anjiyografi (DSA) gerekli olabilen özel bir tanı yöntemidir.

Beyin tümörü tedavi seçenekleri nelerdir?

Tanısını koyduğumuz tümörün tedavisinde birçok protokol mevcuttur.

İyi huylu “benign” kitleler için boyutları ve yerleşim yeri tedavisinde önem taşımaktadır. Ayrıca hasta da yarattığı yakınma ve bulgu da tedaviye karar verme de etkili olmaktadır. İleri yaşta nispeten küçük boyutlara sahip tümörleri seri görüntüleme ile takip etmek ilk akla gelen yaklaşım olmaktadır. Takip sırasında tümör dokusunun büyümesi veya nörolojik bulgulara yol açması halinde cerrahi tedavi düşünülebilmektedir. Ayrıca takip etme kararı verilmiş bazı tümör lezyonlarına Gamma-Knife vb. radyoterapi yöntemleri de uygulanabilmektedir.

Kötü huylu “malign” karakterli kitleler genellikle hastalarda ciddi sorunlara yol açmakta ve cerrahi tedavi yöntemi akla hemen gelmektedir. Cerrahi tedavi ile tümör dokusunun tama yakınını mümkün olduğunca çıkararak hem normal beyin dokusu üzerine baskı ortadan kaldırılır hem de kafa içi basıncı artışına bağlı olan yakınmalar ortadan kaldırılır. Patolojik tanısı da konan bu hastalar genellikle Onkoloji uzmanı ile konsülte edilir ve devam eden dönem de onkolojik tedavilerine devam edilir.

Onkolojik tedavide beyin tümörleri için radyoterapi ön plandadır. Maalesef kan-beyin bariyeri adı verilen ve beynimizi yaşam içinde kan ile gelebilecek sıkıntılara karşı korumayı amaçlayan sistem, kemoterapi (kanserin ilaç ile tedavi edilmesi ve/veya ilerlemesinin durdurulmasını amaçlamaktadır) şansını beyin tümörü hastaları için yok denecek kadar azaltmaktadır. Günümüzde yapılan araştırmalar ile kemoterapötik tedavi şansı artmış ve hayatta kalım süresi üzerinde ciddi yardımları görülmektedir.

Cerrahi tedavi mikroskobun pratik hayatımıza girmesi ve MRG ile tümörün yerleşim yerinin iyi şekilde belirlenebilmesi sayesinde günümüzde çok başarılı sonuçlara yol açmaktadır. Ayrıca Nöronavigasyon, Ultrasonugrafik Aspiratör vb ameliyathanede kullanmaya başladığımız teknolojik ekipmanlar işlem süremizi kısaltmakta başarı şansımız arttırmaktadır

Benign kitlelerde cerrahi iyileşme-kür sağlanabilmekte ve onkolojik tedaviye genellikle gerek kalmamaktadır. Hassas beyin bölümlerine yakın komşuluğu olan tümöral dokuların çıkarılması daha güvenli olmakta ve ameliyatın potansiyel risklerini de anlamlı oranda azaltmaktadır.

Malign kitlelerde ise tümör dokusunun mümkün olduğunca küçültülmesi sayesinde hastanın nörolojik tablosu dramatik olarak düzelmektedir. Ayrıca küçülen tümör yapısı devam edecek onkolojik tedavinin etkinliğini arttırmaktadır. Malign tümöre sahip hastalarda ameliyat hayat konforunu ( sağ kalma süresi arttırır, ortaya çıkabilecek nörolojik sekelleri önleyebilir) belirgin olarak arttıran,  bir seçenek olarak var olmaya devam etmektedir.

İnternet sitemizde çerez kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi için Gizlilik ve Çerez Politikası’nı inceleyiniz. Devam etmeniz halinde çerez kullanımına izin verdiğinizi kabul edeceğiz.